Neslihan Erdoğdu
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Gelecekte hem kurumsal hayatta hem de bireysel düzeyde koçluk ihtiyacının artacağı ve bu artışa paralel olarak da koçluğun pazar payının genişleyeceği, koçluğun geleceğin parlak mesleklerinden biri olduğu biliniyor. İş dünyasının koçlukla ilgili pek çok araştırma yapmaya devam etmesi, bu araştırmalara önem vermesi ve kaynak ayırması bunun önemli kanıtlarından
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Son bir yıl içinde yaşadığımız belirsizlikler, tehditler, uyarım eksikleri, iş yükü, iş kaybetme riski, yakınlardan uzaklaşma ve duygusal yalnızlık gibi nedenlerle ortaya çıkan mental sağlıksızlık olasılığı üzerine neler yapabiliriz?
Bu durum baş etme açısından kolay ancak bir farkındalık ve yeni eylemler gerektiren bir süreçtir. İnsan kendi sıkıntı ve sorunları içinde burnunun ucundaki çözümleri göremeyecek durumlarda olabilir. Bu yüzden bir dış göz ile bu süreci hızlıca değiştirmek ve hayattan keyif alan bir kişiliğe bürünmek mümkündür.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Koçluk mesleğinde nereden nereye; “Kurban Bayramı geliyor aman dikkatli ol” ben duydum, ya siz?
2006-2016 yılları arasında 2.500 kişinin ICF onaylı bir eğitim aldığını, bir de ICF ya da diğer koçluk derneklerinden akredite olmayan, ben koçluk eğitimi veriyorum diyerek eğitim verenleri ve aradan 4 yıl daha da geçtiğini düşünülecek olursak, bugün ülkemizde 10 bine yakın koç olduğunu tahmin etmek abartılı olmayacaktır. Merak ediyorum bu yaklaşık 10 bin koçtan kaçı yukardaki cümleyi duydu acaba?
2006 yılında koçluk eğitimi alarak koçluk yapmaya başladığım yıllarda koçluk denilince akla gelen bu espriye defalarca maruz kaldım.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Koçlar için hızlı ve etkili sonuçlar elde etmede metaforlar önemli araçlardır.
Koçluk mesleği; danışanın gelişim alanında ya da potansiyeline ulaşmada bir yöntem olarak kullanıldığına göre, koç bilinen şeyleri değil, bilinmeyen, gelişim sağlayacak olan ve kişinin büyütmek istediği alan için kaynak yaratmak ister. Bunu yaparken beynin bu özelliğinden yola çıkarak hızlı, etkili ve kısa sonuçlar elde etmek için kullanılan metaforlar koç için eşsiz araçlardır. Bu sayede farklı bakış açıları ve normalde akla gelmeyen konular ya da duygular açığa çıkmış olur.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Koçluk kavramı ülkemizde son 15-20 yıl içinde gündeme gelen ve çoğu kez de yanlış olarak anlaşılan bir kavramdır. Bu yanlış anlaşılma ya da doğru anlatamama durumunun çeşitli nedenleri olmakla beraber, bu yazıyı koçluğu doğru anlatmak konusunda bir çaba, bir adım olarak kullanmak istedim.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
İş süreçlerinin mekanik olarak düzenlenmesi ya da teknoloji ile hızlandırılmasının, kolaylaştırılmasının önemi ancak insanla bütünleştiğinde anlamlı sonuçlar üretebiliyor. Yalın ya da Çevik yönetim anlayışları ivme kazanırken yöntem ya da sistem ne olursa olsun onu uygulayacak insanı dönüştürmek önem kazanıyor. Tam da bu noktada insanı dönüştüren bir yaklaşım var ki istediğiniz yönetim anlayışını kullanın ama insanı işin içine katmazsanız ve insanın zihniyetine dokunmazsanız sonuç alamazsınız.
İnsanı dönüştüren, değiştiren yaklaşım ise KOÇLUK!
Yazan: Neslihan Erdoğdu
30’ lu yaşların ortasında bir haller oluyor çoğumuza…
Yaptığımız iş ıstıraba dönüşüyor hele de iş ortamımız, arkadaşlarımız ya da amirlerimizle de sıkıntılarımız varsa vay halimize…
Hem içimiz hem dışımız kaynıyor demektir ki çok sürmez kopuş… Yaşadım da ondan biliyorum.
Nasrettin Hoca hikayesindeki gibi; hoca bir gün damdan düşmüş çevredekiler doktor bulmak için telaşa kapılırken, hoca doktor istemem bana “damdan düşen birini getirin” der.
Aynen öyle damdan düşen biri olarak damdan düşecekleri ve aşağı yukarı neler olacağını biliyorum.
Derdim bu noktada biraz omur vermek aslında.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
“Hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Beni vurabilirler ama hayallerimi vuramazlar.’ Sözleri en küçük yaşta Nobel barış ödülü alan ve ülkesi Pakistan’da ulusal bir figür haline gelen Malala Yusufzay’a ait.
Yaşamını konu alan belgeseli izlediğimde 11 yaşında başlayan bilinçli mücadelesi ve başından geçenlere rağmen bugün henüz 20 yaşında olması hepimiz için çok ilham verici geldi bana.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Neden insanlar kendilerine dair bir arayış içinde? ki bu yüzyıllar öncesine ait çok da bilindik bir söz ile günümüze taşınmış bir konu. Sokrates’in ‘kendini tanı’ demesinin üzerinden yaklaşık 7500 yıl geçti ve dünyaya gelen ve giden kişilerin bazılarının bu, en önemli dertlerinden biri iken bazı kişiler ise hiç bu derde düşmeden göçüp gittiler. Kendini tanımayı ve anlamayı dert edineler, “ben kimim neyim, neden bu dünyaya geldim, yaşam amacım ne, hangi özelliklere sahibim” türünden sorular sorabilecek bilinç düzeyinde bir arayışta oldular.
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Nereye baksak elinde telefonla dizi izleyen, oyun oynayan, sosyal medyayı takip eden, haberleri okuyan kişiler görüyoruz…Toplu taşıma araçlarında, üst geçitlerde, yürüyen merdivende, cafede, baş başa yenilen yemeklerde, çocuklarla zaman geçirmek için ile gidilen parklarda, yatağa yatmadan, yataktan kalmadan hemen önce elimizdeler… Hepimiz Nomofobi” yolunda ilerliyoruz