Öğrenme Çevikliği Nedir ve Nasıl Geliştirilir?

Yazan: Ömür Doğan

Hız Tuzağı    

Şu Hititlere ait olduğu söylenen eski duayı bilenleriniz vardır.

“Tanrım,

Beni yavaşlat.

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele… “ diye başlayan ve devam eden duayı kastediyorum.

Yıllar önce, sanırım iş hayatımın ilk yıllarında, bir e posta grubunda görmüştüm bu şiiri. Sonra, sanırım, ya yine o e postada ya da başka bir yerde, ama yaklaşık benzer bir zaman diliminde rastladım “yavaş düzgündür, düzgün olan hızlı ilerler” cümlesine…

Bu cümle, okuduğum ilk andan beri ömür defterimin bir ömürlük notlarından biridir. Yapılan araştırmalar, iş yaparken verilen kısa araların, işten uzak geçirilen bir hafta sonunun, her şeyden uzaklaştığımız bir uzun tatilin iş verimini artırdığını, hataları azalttığını, stresi düşürdüğünü, yaratıcılığı ortaya çıkardığını ve hasılı kelam işlerimizi aslında daha hızlı yaptığımızı gösteriyor. Ben bazen “yavaş düzgündür, düzgün olan hızlı ilerler” sözünü unutur, yavaşlamayı ihmal eder ve hız tuzağına takılırsam, o tuzaktan bu cümleyle kurtarırım kendimi. Bu cümleyi kurar ve ara vermek için, yavaşlamak için kendime izin veririm. Size de öneririm, eğer kendinizi hız tuzağının içinde bulursanız, yavaşlamak isterseniz, bu cümleyi içinizden ya da sesli bir şekilde söyleyebilirsiniz. Çeviklik ve öğrenme konuşmadan önce, hadi bir kez daha söyleyelim, yavaş düzgündür, düzgün olan hızlı ilerler…

Çeviklik Sadece Hızlı Olmak Demek Değildir!

Çünkü çeviklik denildiğinde aklımıza genellikle hızlı olmak geliyor. Oysa bana göre burada önemli olan hızlı olmak değil yolda kalmaktır. Aslında böyle söyleyince bile öğrenme çevikliğinin ne olduğu görülebiliyor sanırım. Görüleni göstermek için şöyle söyleyebiliriz: Öğrenme insanlığın evrimsel süreçte hayatta kalması için en temel becerilerinden biridir ve öğrenme çevikliği, yaşamak ve yaşarken ayakta kalabilmek, yani yolda kalmak için öğrenmektir. Ya da bilinen tanımıyla söylersek, öğrenme çevikliği, ne yapacağını bilmediğin durumda ne yapacağını bilmektir diyebiliriz. Deneyimden, yaşantılardan öğrenme isteği ve yeteneğidir…

Öğrenme Çevikliği: Atik Tetik Çevik Öğrenme

Bu yüzden ben öğrenme çevikliği yerine, atik-tetik-çevik öğrenme demeyi tercih ediyorum ve bir ömür öğrenme başlıklı öğrenmeyi öğrenme eğitimim de öğrenme çevikliğinin formülünü şu şekilde paylaşıyorum:

Öğrenme çevikliği = motivasyon x yetenek x hız x esneklik

Görüldüğü gibi hız öğrenme çevikliği için çarpanlardan sadece biri…

Hız ve Sürat Farklı Şeylerdir

Malum artık değişimi değil hızını konuşuyoruz ama geçenlerde bir müşterimiz için öğrenmeyi öğrenme ve öğrenmenin mutluluğu üzerine çalışırken yeniden fark ettim ki “hız” çoğu zaman yanlış anlaşılıyor.

En çok karıştırılan şey ise hız ve sürat. Öncelikle asıl mesleğimi icra edip size biraz fizik öğretmenliği yaparak hız ile sürat arasındaki ayrımı hatırlatayım. Sürat sadece bir niceliktir. Oysa hız yönü olan bir niceliktir. Mesela eğer araba 80 km hızla gidiyor derseniz, arabanın süratini söylemiş olursunuz. Eğer araba 80 km hızla, Çekmeköy’den Etiler’e gidiyor derseniz, burada arabanın hızından bahsetmiş olursunuz. Genelde hız ve sürat birbirinin yerine kullanılıyor yanlış bir şekilde.

Günümüz #VUCA dünyasında yön, yani hedef odaklılık, vizyon ya da her ne derseniz) çok önemli. Eğer amacımız, süratli olmak değil de yolda kalmak ve yolumuzda hızla ilerlemekse, önce o yola, yani yönümüze karar vermeliyiz.

Süratli olmak deyince akla hamsterlar geliyor bazen. İş hayatında her ne yapıyorsak o işi çoğunlukla hamsterların çemberin içinde koşması gibi yapıyoruz ve sorunumuz o koşuyu enerjiye dönüştürecek bir mekanizmanın yokluğudur…

Bazen çemberin içinde koşup durmak, bir hedef için enerji üretmek anlamına da gelebilir.

O halde tekrar olsun: Sorun koşturup durmak da değil, koşturmanın belli bir hedefe dönük hareket ve enerji üretmesi…

Dolayısıyla tekrar öğrenme çevikliğine ve atik tetik çevik öğrenmeye dönecek olursak benim önerim atik tetik çevik öğrenme için az önce saydığımız çarpanların hepsini, yani motivasyonu da, esnekliği de, yeteneği de dikkate almalı ve sadece hıza odaklanmamalıyız.

Bu çarpanları büyütmenin, öğrenme çevikliğini de geliştirmek demek olduğunu unutmayın.

Geçenlerde bir yerde çok sevdiğim yazarlardan biri olan Murakami’nin “Okullarda bizim öğrendiğimiz en önemli şey, en önemli şeylerin okullarda öğrenilemeyeceği gerçeğidir.” dediğini okudum.

Bu sözden de hareketle, devam etmeden önce bir ömür öğrenmenin temel sorularından birini soralım:

Her şeyi öğrenebilir misin?

Cevabım kesinlikle evet ve her şeyi öğrenmenin bir formülü var. Bir ömür öğrenme eğitiminde her şeyi öğrenmenin ve bir “super learner” olmanın garantili formülünü anlatıyorum.

Ancak önce şuna karar vermelisin, her şeyi öğrenmeli misin? Ya da soruyu biraz daha ilerletelim. Her şeyin her şeyini öğrenmeli misin?

Süper learner olmanın temel kurallarından biri bu: ne öğreneceğini bilmek seni hızlandırır. Albert Einstein’ın problem çözmek için söylediği, “Eğer bir problemi çözmek için 1 saatim olsaydı 55 dakikasını düşünmek, 5 dakikasını da çözümünü bulmak için kullanırdım.” sözü öğrenme için de geçerli. Elbette süreler 55’e 5 olmak zorunda değil ama ne öğreneceğini öğrenmeye zaman ayırmak, öğreneceğin şeyi öğrenmen için seni hızlandırır ve böylece bir hemster gibi bilgi yığının içinde dönüp durmaktan kurtulursun. Eğer ne öğrenmen gerektiğine zaman ayırmazsan çoğumuzun yaptığı gibi bilgi yığının içinde kaybolur, öğrenmekten vazgeçersin.

Öğrenme Motivasyonu

Eğer ne öğreneceğinizi bilirseniz, neden öğrenmeniz gerektiğine dair içsel bir motivasyon edinmeniz daha kolay olacaktır. Ki bu içsel motivasyon, öğrenme çevikliğinin çarpanlarından biridir.

Motivasyon konusundaki en önemli kural şudur ki, sanılanın aksine önce motive olup sonra harekete geçmiyoruz. Hareket geçmek de motivasyon yaratıyor. Mesela, bir kitap okumaya başlamak için motive olmayı beklemek yerine kitabın ilk birkaç sayfasını okumaya başlamak da kitabı okumak için motivasyon yaratacaktır. Olmadı, bir iki sayfa okuduğunuz yanınıza kar kalır. Atik tetik çevik öğrenme için harekete geçmek çok önemli.

Öğrenme motivasyonunu nasıl kazanabileceğinizle ilgili çok önemli bilgiler paylaşacağım ayrı bir yazı yazacağım. Şimdilik, atik tetik çevik öğrenme başlığında, motivasyon için olumlu duygulara, anlama, başkalarından alacağımız geri bildirime, performansa katkının görülmesine, büyük resme katkının görülmesine ihtiyacınız olduğunu söylemekle ve motivasyon sınırlı bir kaynak olduğu için verimli kullanmak gerektiğine dikkat çekmekle yetineyim.

Öğrenme Yeteneği

Öğrenme çevikliğinin ikinci çarpanı olan yetenek konusunda ilk söylememiz gereken şey, growth mindset’e yani öğrenme zihniyetine sahip olmanız gerektiği olacak. Yani en temel yetenek bu! İkincisi, neyi bilip neyi bilmediğini fark etmek çok önemli bir yetenek. Sonuça bilmeyen öğrenemez. Üçüncüsü, öğrenmek için sabırlı olmak ve öğrenme sürecinin zorluğuyla başedebilmek gerekiyor. Son olarak atik tetik çevik öğrenme için planlama ve zamanı doğru yönetebilme çok önemli iki yetenek.

Hızlı Öğrenme

Öğrenme çevikliğinin üçüncü çarpanı olan hız, yine üzerine ayrı bir makale yazacağım bir konu. O makalede, öğrenme hızınızı nasıl artıracağınızı örneklerle anlatacağım. Şimdilik hızlı öğrenmek için, öğrenme hedefini doğru seçmenin, doğru kaynakları bulmanın çok önemli iki başlık olduğunu söyleyelim. Başlarda da söylediğim gibi, hızlı olmak önce yön bulmaktır.

Öğrenmede Esneklik

Öğrenme çevikliği konusunda son çarpanımız ise esneklik. Öğrenme esnekliği için yine en temel kuralın öğrenen zihniyette olmak, kişiliğin, zekanın, duyguların değişebileceğine inanmak olduğunu söyleyelim. İkinci kuralımız, Alvin Toffler’in sözlerini akıldan çıkarmamak. Ne diyordu Toffler? “21. yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştirmeyenler ve yeniden öğrenmeyenler olacaktır.” Atik tetik ve çevik bir öğrenme ve bir süperlearner olmak için esneklik konusundaki son cümlemiz, yaşadığınız her anı bir öğrenme fırsatı olarak değerlendirmek olacaktır.

Özetleyecek olursak, hayat hepimize pek çok problem yani sonsuz öğrenme fırsatı sunuyor. Yeter ki atik tetik çevik bir yaklaşımla, öğrenme çevikliği kazanarak, problemler karşısında yaratıcı olalım.

Öğrenme çevikliği konusunda siz ne düşünüyorsunuz? Kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Lütfen bunu yorumlarda yazın. Ayrıca bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin.