İletişim her şeydir…
Yazan: Neslihan Erdoğdu
Hepimizin hayatını değiştiren bir kavram; iletişim. Evde, okulda, iş yerinde, sokakta, bankada, hastanede; her yerde. Gününüzün nasıl geçtiği ve geçeceği bir andaki iletişime bağlı. Öyle sihirli ki; bizi bir meleğe de dönüştürebiliyor, bir şeytana da.
İletişimde en önemli an; ilk karşılaşma ya da ilk izlenim. Birisi ile ilk karşılaştığımızda bir şey olur, pek çok deney bu konuda bazı süreler veriyor, kabaca ilk 90 sn diyebiliriz. İlk 90 saniyede karşımızdaki hakkında bir fikrimiz, görüşümüz, duygumuz oluşuyor. Ve bu olumlu ya da olumsuz her ne ise çoğu zaman da öyle gidiyor. Elinizde hiçbir somut veri olmamasına rağmen yani, şöyle yaptı, böyle baktı, şunu dedi, türünden bir argüman olmamamsına rağmen bilinç dışı zihnin yakaladığı ip uçları ile bir kanaatiniz oluşuyor ve çoğu zaman da bu böyle gidiyor. O halde yeni tanışmalarımızda ilk karşılaşma için özen göstermek ve bu görüşme ve karşılaşmanın sizin için önemine göre belki de hazırlık yapmak önemlidir.
Yaşamımızın her anı iletişim örüntüleri ile geçiyor ve bizim mutluluğumuzu ya da mutsuzluğumuzu da oluşturan aslında iletişim becerimiz. Temel becerilerinden biri olan iletişim becerisi aynı zamanda iş hayatında da bizim başarımızı belirliyor. Aslında iletişim bir yaşam becerisi, hem de temel bir yaşam becerisi ve yaşam kalitemizle iç içe.
İletişim kalitemiz hakkında hangi noktalara bakmak işimize yarar derseniz; niyet, empati, yargı.
Niyetimiz iletişimimizin yönünü belirler; yani niyetimiz olumlu ise iletişimimiz olumlu ilerler, niyetimiz olumsuz ise iletişimin yönü değişir. Olumlu niyette; tanıma, anlama, çözme, halletme, kazanma varken. Olumsuz niyette; had bildirme, gözdağı verme, gününü gösterme şeklinde gerçekleşir.
Olumlu niyete olumlu duygusal durum neden olurken, olumsuz niyetin kaynağı da olumsuz duygusal durumdur.
Kendimizi duygusal olarak olumlu da tuttuğumuzda yaşanan olay ya da durumlar olumsuz da olsa yönetebilir ve iletişimimizin yönünü olumluda tutabiliriz. Tersinde ise iletişimimizin yönü hep olumsuzdadır ve de sonuç hep üzücüdür.
O halde iletişimdeki başlangıç zihniyetimizi gözden geçirerek, o iletişimden ne istediğimizi, ne elde etmek ya da sunmak istediğimizi düşünmek iyi bir yol olabilir. Örneğin; vize başvurusu yaparken kavgacı ya da zor bir insan gibi görünmek ister miyiz? Hatta ne kadar sert ya da tahammülsüz biri bile olsak kendimizi mülayim ve sakin biri gibi gösteririz. Çünkü o vizeye ihtiyacımız vardır, yani iyi bir sonuç elde etmek istemekteyiz. Günlük iletişimlerimizde de niyet sorgulaması yapmak işimize yarayabilir. Bunu söylerken ya da söylemezken niyetim ne? Bunu yaparken ya da yapmazken niyetim ne? Çünkü hem söylediklerimiz hem de söylemediklerimiz, hem yaptıklarımız hem de yapmadıklarımız iletişim için önemli.
İletişimde bir diğer kritik nokta ise; empati. Empati; kişinin karşısındakini anlamaya çalışmasıdır. Aslında burada da olumlu niyet var. Anlamaya çalışmasa, böyle bir derdi olmasa empati diye bir kavram da olmayacak. Ancak bazı kişiler karşılarındakinin ne düşündüğüne, neye ihtiyacı olduğunu, ne hissettiğini anlamayı önemserler. İşte böyle kişilerin iletişim kalitesi daha yüksektir ve biz bu tür kişilerle daha az iletişim sorunu yaşarız. Bir kişinin sadece kendi tarafından değil, karşıdakinin tarafından da bakabilmesi, bakmaya çalışması çok değerli bir çabadır. Oysa günümüzde pek çok kişi her şeyi hep kendi açısından ve penceresinden görüp anlamlandırdığı için, karşısındakini suçlar ve pek çok iletişim sorunu yaşanır. Şu anda durum düşünseniz; iletişim sorunu yaşadığınız yöneticiniz, arkadaşınız, eşiniz ya da çocuğunuzu. Acaba o bunu neden yapmış olabilir? Ya da o bunu hangi durumda söylemiş olabilir? diye, acaba sizin fark etmediğiniz ya da bilmediğiniz yeni bir şey öğrenerek aynı duruma bakış açınız değişebilir mi?
Bir de yargılayıcı olmak gibi genel tutumumuz var. Yargı; son derece öznel bir şeydir. Kişinin kendi algısı, deneyimi, görüşü ile şekillenen kısacası kendi dünyasından verdiği tepkidir. Elbette yargıların oluşmasında ailenin, toplumun ve kültürün de etkileri bulunur. Ancak kişi belli gözlükleri takarak davrandığında gerçeği kaçırmış ve yanlış bir iletişim kurmuş olabilir. Özellikle sorunlu iletişimlerimiz olan kişilere karşı ne düşündüğümüz ve nasıl yargılara sahip olduğumuzu gözden geçirerek bile iletişim kalitemizi arttırabiliriz. Ben bu kişi ya da durum için ne düşünüyorum? Bu düşüncem gerçek mi yoksa bir yargılar mı içeriyor? Bu sorgulayıcı tutum hatalarımızı fark etmemizi ya ve daha sağlıklı iletişim kurmamızı sağlayacaktır.
Özetle; “ iletişimi her şeydir” sözünden de anlaşılacağı gibi iletişimimiz bizim yaşam kalitemizi ve huzurumuzu da belirler.
Yaşamımız bizim seçimlerimiz ile şekilleniyorsa, iletişimimizi seçebiliriz ve bu seçimler bizi daha huzurlu kılabilir.