Zihnimizi açan bir kitap: Yaratıcı Tür

Yazan: Ömür Doğan

Yaratıcılığın hayatımızdakini yerini ve önemini ne kadar vurgulasak az. Bu nedenle günümüzde yaratıcılığa dönük ilgiden ve bu konuda yayınlanan kitapların sayısının artmasından çok memnunum. İşim yaratıcılık olunca, yaratıcılık ve yaratıcı düşünme ile ilgili çıkan her kitabı almaya ve okumaya özen gösteriyorum. Üstelik yaptığımız Yaratıcı Düşünme, Tasarım Odaklı Düşünme ve İyi Fikir Bulma eğitimlerimde de katılımcılarımıza bu kitaplardan bazılarını öneriyorum.

Bu yazıda da yaratıcılık ile ilgili olarak son dönem çıkan kitaplardan beğendiğim ve farklı bulduğum bir tanesini tanıtmak istiyorum. 

Yazarlar

Bir beyin bilimci ve bir müzisyen bir araya geliyor ve kitabı beraber yazıyor. Bu kesinlikle çok iyi bir fikir. Yaratıcılık daha buradan başlıyor. Bu tarz birlikteliklere daha çok ihtiyacımız var. David Eagleman, Incognito ve Beyin kitaplarından bilinen bir beyin bilimci. Anthony Brandt ise ülkemizde pek bilinmeyen bir akademisyen ve besteci.

Bu tarz birliktelikler önemli, çünkü günümüz dünyasında en çok aranan ve en zor bulunan yetkinliklerden birinin yaratıcı düşünme olması nedeniyle yaratıcı düşünmenin öneminden bahsedilirken, yaratıcı düşünmenin nasıl bir şey olduğu konusunda kafalar karışık. Çoğu zaman inovasyon ve problem çözme sürecinde kullanılan bazı temel tekniklere vurgu yapılıyor ama bu teknikleri kullanarak yaptığımız bazı şeyleri de bugün makineler ve bilgisayar programları yapabiliyor. Örneğin, iki nesneyi birleştirerek ortaya yeni bir ürün çıkarmak ya da farklı fikir kombinasyonlarını sergilemek konusunda yazılımlar fena işler çıkarmıyor. Dolayısıyla zor bulunan yaratıcı düşünme becerisi bazı teknikleri bilmekten ve uygulamaktan çok bir zihniyet dönüşümünü ifade ediyor.

Birincisi, önemli olan farklı fikirleri bir araya getirip birleştirmek değil, bunlar arasından seçim yapabilmek.

İkincisi, bu seçimi yaparken tamamen insan odaklı olmak gerekiyor ve bunu makineler yapamıyor.

Üçüncüsü, yaratıcı düşünme ve inovasyonun amacı sadece yeni bir şey ortaya çıkarmak değil, bir değer yaratabilmek.

Son olarak, farklı teknikleri kullanarak yeni bir şey yaratabiliriz belki ama bunun estetik olup olmadığı, insan, toplum, kültür ve bütün bunların etkileşimi tarafından belirleniyor.

Bütün bunların özeti olarak diyebiliriz ki, yaratıcı düşünmenin daha fazla insana, değerlere ve estetiğe dayanması gerekiyor.

Yaratıcı Tür kitabı bunu yapmaya çalıştığı için çok değerli. Kitap boyunca, insanlığın üretmiş olduğu pek çok sanatsal, edebi ve bilimsel eserden örnekler veriliyor ve insan yaratıcılığının kökeninin yeniye, yeninin yaratmış olduğu şaşırma duygusunun sarhoşluğuna dayandığı söyleniyor. Beynimiz bir yandan enerji tasarrufu yapmak isterken ve bunun için öngörülebilir, birbirini tekrar eden bir düzeni tercih ederken diğer yandan bu yenilik arayışından hiç vazgeçmez.

Ayrıca dünyayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi görürüz. Etki ile tepki arasında hayal gücümüz vardır. Bu yanıyla hayvanlardan farklıyız. Hayvanlar örneğin bir yemek gördüğünde o bir yemektir sadece ama bir insan bir yemek gördüğünde, o yemekten çok daha fazlası olabilir. İnsan yemeği süsler, yeniden biçimlendirir, ona şekil verir ve hatta bir yemeği başka bir amaçla kullanabilir. Örneğin bir sebzeyi silah olarak kullanabilir.  Üstelik bir şeyleri daha olmadan hayal edebilir ve öngörülerde bulunabilir. Kitabın arka kapağına da alınan cümle ile söylersek “gerçekleri öğrenir, kurguyu üretiriz. Olanı kavrar, olabilecekleri düşleriz.” Sürekli olarak “şöyle olsa ne olur” deriz ve deneriz.

Peki nereden geliyor yeni fikirler?

Bu soruya yazarların 3 temel yanıtı var.

  1. Beyin bildiklerini başkalaştırarak yaratır.
  2. Beyin var olanı belli yöntemlerle büker.
  3. Zihnimizdekileri harmanlarız.

Bunlar, beynimizin deneyimi yeni çıktılara dönüştürmek için kullandığı temel araçlar ve yeni icatların ortaya çıkmasındaki temel süreçler. Kitapta her üç şekilde ortaya çıkmış pek çok yaratıcı eser örneği var. Bu yüzden ayrıntısına girmeyeceğiz; ancak yaratıcı düşünme sürecinde beynin yaptığı işlemler için güzel ve özet bir derleme olduğunu söylemeliyiz.

Peki beynin üretmiş olduğu bu çıktıların çoğu neden tutmaz? Neden gerçek hayatta karşılığını bulamaz bu fikirler? 

Bu konuda ilk olarak kültürün belirleyiciliğinden bahsediyor yazarlar.

İkincisi, yaratıcılığın laboratuvarı toplum olan bir deney olduğunu ve üçüncüsü bazı fikirler için zamanlamanın önemli olduğunu söylüyorlar. Bu şu anlama geliyor, yeri ve zamanı uygun değilse çok yaratıcı görünen fikirler bile yaşamaya devam edemez. Ya da tersinden zamanı geçen fikirler yaşamaya devam edemez. Ya da bir başka şekilde söylersek, şimdi zamanı olmayan fikrin bir gün zamanı gelebilir.

Dördüncüsü, başta söylendiği gibi fikirler aşina olunan ile yeni olan arasındaki ince çizgide kaybolabilir. Örneğin harika ve çok kullanışlı bir fikir ya da ürün tasarlanır ancak insanlar bu değişimi kabul etmez ve bu değişim için bedel ödemez ve hayata geçmez. Sonuçta yaratıcılık deneysel bir süreç olduğu için girişimlerden hangisinin başarılı olacağını kestirme dolambaçsız bir süreç değildir.

Beşincisi yazarlar, bir evrensel güzellik anlayışı olup olmadığını tartışıyorlar ve olmadığını iddia ediyorlar. Kitabın bizce en tartışmalı yerlerinden biri olsa da tartışmaya girmiyoruz.

Altıncı olarak yazarlar, yaratıcı ürünler için ebedi bir kalıcılığın olmadığını, “ebedi” denilen şeylerin dahi son kullanma tarihi olduğunu söylüyorlar.

Yaratıcı Düşünmenin Yapısı

Yaratıcı düşünmenin yapısı için yazarlar bazı önerilerde bulunuyorlar ve bunların başına, hiçbir şeye olmuş bitmiş gözüyle bakmamak gerektiğini yazıyorlar. Ardından tüm yaratıcı düşünme ve iyi fikir eğitimlerinde altını kalınca çizdiğimiz gibi seçenekleri çoğaltmanın öneminden bahsediyorlar ve seçenek üretmenin, yaratıcı sürecin temel taşlarından biri olduğunu vurguluyorlar. Bir diğer tavsiye olarak kovandan ayrılan ve bir daha yuvaya dönmeyen arılar misali olabildiğinde farklı mesafeleri taramanın öneminden bahsediliyor ki biz burasını çok önemsiyoruz. Deneyimlemenin ve düşünmenin sınırsızlığından faydalanmak, konunun ve problemin çok uzağında düşünmeyi alışkanlık haline getirmek yaratıcı düşünme için çok önemli. Ne kadar geniş, ne kadar uzak düşünürsek döndüğümüzde cebimiz o kadar dolu olur. Üstelik eğer dönemezsek bile gittiğimiz yerde yaşamayı başarırsak bambaşka bir boyuta geçmiş oluruz. Uzağa gitmek cesaret işi ve yaratıcı düşünmek risk almaktan korkmayanların yapabileceği bir şey. Dolayısıyla, bir başka tavsiye olarak risk almaktan korkmamak gerektiğini, hatayı göze almak gerektiğini söylemeliyiz.

Yaratıcılığı Geliştirmek

Son olarak kitabın üçüncü kısmı hem iş hayatında, hem eğitim sisteminde hem de bireysel düzlemde yaratıcılığı geliştirmek konusunu tartışıyor. Bu kısımda da altını çizdiğimiz pek çok satır bulunuyor. Sınırları zorlamak, fikirleri ve olasılıkları çoğaltmak, iş ortamını canlandırmak, değişime ve deneyime açık olmak, çevik bir yapıya kavuşmak iş hayatı için söylenenlerin başlıklarını oluşturuyor.

Eğitim sistemi için ise yanal düşünmenin daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan yazarlar, eğitimin risk almayı teşvik eden, katılım sağlayan ve heves uyandıran tetikleyici ödüller içeren bir yapıya kavuşmasını öneriyor. Ayrıca sanata daha fazla alan açılması da kitapta yaratıcı okul başlığında bolca üzerinde durulan konular.

Son olarak…

Kitaptan aktarılan bunca şeyin yanına, elbette eleştrileri de eklemek gerekiyor ancak bunun yerine sadece bu kitap özelinde değil genel olarak yaratıcılığa farklı bir yerden bakmaya çalıştığımız ve önümüzdeki aylarda tamamlamayı hedeflediğimiz Bir Ömür Yaratıcılık kitabını refere edeceğiz..

Son bir şey olarak şunu söyleyebilirim: Yaratıcı Tür kitabının yazarlarından David Eagleman’ın Incognito kitabını okuduktan sonra hissettiğim bir şeyi bu kitapta da hissettim.  Yazarın söyledikleri ne kadar zihin açıcı olursa olsun, elinde çekiç olan her şeyi çivi olarak görür misali, beyne ve beyin araştırmalarına büktüğü çubuk bazen kırılıyor…

Ama kırmak da kırılanı yeniden yapıştırmak da yaratıcı sürecin bir parçası. Yeter ki zihnimizi açan kitaplar okuyalım!

Kitabın Künyesi

Adı: Yaratıcı Tür (Orjinal Adı : The Runaway Species)

Çevirmen: Zeynep Arık Tozar

  1. Baskı, Ekim 2019

Sayfa Sayısı :296

Domingo, Bkz Yayıncılık