Tek Yön: Yüksek Performanslı Organizasyona Dönüşmek

Yazan: Müge Çevik

Dünya genelinde büyük, küçük hemen her işletmeyi ilgilendiren mega trendler takvimler yeni yüzyıla geçince değil de, pandemi ile tetiklenen hızlı değişim süreci ile daha da belirgin hala geldi. Bir gün tarih 2020lerin ekonomik dünyasını ve bu dünyaya adapte olmaya ve bu dünyada rekabetçi, başarılı, karlı olmaya / kalmaya çabalayan işletmeleri yazarken, öncekilerden farklı olarak koşullar nedeni ile gelişimin organizasyonlar için artık bir seçim değil zorunluluk olduğunu da yazacak.

Organizasyonumuz ne kadar sağlam, ne kadar büyük, ne kadar dirençli ve etkili olursa olsun sürekli geliştirmeyi zorun kılan global trendler var:

  • Enflasyon & ekonomik daralma: Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada deneyimlenen bir enflasyonist dönemdeyiz. Avrupa’nın lokomotif ekonomisi Almanya’da 2022 enflasyon oranı % 8 olarak açıklanırken, 2023 beklentisi %9 olarak açıklandı. Amerika’da ise enflasyonu düşürme hedefleri,  Ocak ayında beklentinin üzerinde yıllık %6 olarak gerçeklene enflasyon ile pek de tutulamayacak gibi duruyor.
  • Tedarik Süreçlerinde Aksama: Önce pandemi sonra Rusya- Ukrayna krizi derken kapıyı çalmak üzere olan iklim krizi, başta teknoloji sektöründe tedarik zincirinde aksama yaratacak gibi dursa da ilerleyen her gün gıda tedariğinde de bozulmalara işaret ediyor. Ülkemizde Şubat ayında yaşanan deprem, sonuçları itibari ile sadece can kaybı ile değil, geriye kalanlar için çok büyük tedarik sıkıntıları doğurarak yıkıcı oldu. İnsanoğlunun teknoloji konusundaki tüm performansına rağmen tedarik güvenliğinin ve sürdürülebilirliğinin insanların yaşam kalitesi ve organizasyonların etkililiği üzerindeki etkisi ise giderek önem kazanıyor.
  • Tüketicinin Gücü: Müşteri bilimleri deneyim üzerine odaklanıyor, merkezine davranışları ve veri bilimini alıyor. Ancak artık tüketici veri olarak algılanmak istemiyor, hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu ve markalardan, organizasyonlardan sonsuz talep hakkı olduğunu düşünüyor. Bu da pek çok marka için sürekli gelişimi zorunlu kılıyor.
  • Dijital Dönüşüm & Veri Güvenliği: Değişimden değil değişimin hızından yorulduğumuz günümüzde tüm organizasyonlar kendi ölçeklerinde süreçlerini, kurum hafızalarını, yetki & onay mekanizmalarını, sistem alt-yapılarını, tüm kayıtlarını ve tahminlerini var gücü ile dijitalleştirmeye çalışıyor. İnsanın hata yapma riskini sıfırlamaya ve daha verimli/ etkili kararlar almaya çalışırken, uluslararası hackerlık diye bir meslek beliriyor ve inanılmaz büyük bir sektör olarak mevcut sektörlerin tümünü durma noktasına getirmekle tehdit ederek var oluyor. Sonuç: Dijitalleşmek yetmiyor bir de dijital varlıkları korumak için organizasyonu bilinçlendirmek ve güçlendirmek gerekiyor.
  • İşsizlik mi Yetenek Savaşları mı? : Vasat ile yetenek arasındaki makas gittikçe açılıyor ve yetenekler global arenada çok hızlı ulaşılabilir hale geliyor. Böylece, yıllarca yatırım yaptığınız ve gelişimine çok da katkı verdiğiniz bir ekip arkadaşınız bir bakmışsınız hızla transfer oluyor hem de belki dünyanın öbür ucuna. Yetenekleri hem kapmak hem de kurum içinde tutmak için harcanan çaba bugüne dek iş dünyasının hiç görmediği seviyelerde.

Trendler tüm kurumlar için oldukça zorlayıcı ve sıkıştırıcıyken “yüksek performanslı organizasyon” olmak, tüm bu dış koşullara panzehir olarak ortaya çıkıyor.

Çalışanların kendi sorumlulukların ve alanlarını bilmesi ile, her seviyede liderlik yaklaşımı ile hiyerarşinin görünmez olduğu, bireylerin değil organizasyonların performansını işaret eden bu yeni kavram organizasyonun geliştirilmesi ile bireyin iyi oluşunu tek potada eritebiliyor.

Koşulların farkında olan ve bu koşullardan özgürleşmeyi hedef bilen kurumlar için tek yön, yüksek performanslı organizasyona dönüşmek. Bunun için de tek araç organizasyonel gelişim olarak 2020’lerde belirginleşen ekonomik sisteme damga vuracak gibi görünüyor.

Şimdi kurumlar için ise soru şu:

Tarih yazılırken sizden de bahsedecek mi veya kurumunuzun bahsetmeye değecek kadar uzun bir tarihi olacak mı olmayacak mı?