Sevgiyi gösterme şeklimiz erken çocuklukta başlıyor.
Yazan: Müge Çevik
Sevmek ve sevilmek, paylaşmak bir ilişkinin var olma sebebi. Bunları ortaya koymanın yolları ise kişiye göre değişir. Pek çok şeyi öğrendiğimiz gibi ikili ilişkilerdeki rollerimizi ve sevgiyi gösterme şeklimizi de öğreniyoruz. Sevgi gösterme şeklimiz de erken çocuklukta nasıl şekillendiğine göre değişiklik gösterebiliyor. Bu noktada önemli olan ise çiftlerin karşılıklı hangi yol ile sevgiyi gösterdiklerini fark etmeleri. Eğer siz aldığınız hediye ile sevginizi ölçerseniz ve karşınızdakinin sevgi gösterme şekli bundan bambaşka bir şey ise hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmazdır.
Hepimiz artık “sevgi” kavramının değiştiğinin farkındayız. Ve “ah o eski aşklar” dediğinizi duyar gibiyiz. Aslında sevmek ve sevilmek, paylaşmak bir ilişkinin var olma sebebi. Hayatımıza karşımıza çıkan birçok şeyi öğrendiğimiz gibi ikili ilişkilerdeki rollerimizi ve sevgiyi gösterme şeklimizi de öğreniyoruz. Bu noktada önemli olan ise çiftlerin karşılıklı hangi yol ile sevgiyi gösterdiklerini fark etmeleri.
“Sevgililer Günü, çiftlerin karşılıklı sevgi dillerini öğrenmek için harika bir fırsat.”
İkili ilişkilerde çiftlerin karşılıklı sevgi dillerini uyumlamalarını öğrenmeleri gerektiğini söyleyen Kişisel Gelişim Uzmanı Müge Çevik, “Eğer siz aldığınız hediye ile sevginizi ölçerseniz ve karşınızdakinin sevgi gösterme şekli bundan bambaşka bir şey ise hayal kırıklığı yaşamanız kaçınılmazdır. Dolayısıyla sevgililer günü, sevgililerin karşılıklı sevgi dillerini ve beklentilerini öğrenmek için harika bir fırsat. Sadece beklemek yerine, ben neye razıyım ve ne olduğunda sevildiğimi hissediyorum diye insanın kendine dönmesi için harika bir fırsat” dedi. İlişki geliştikçe ve derinleştikçe beklentilerin artacağına inandığını söyleyen Çevik, “Bireyler, kendi başına çözemediği sorunların çözümünü karşı taraftan beklemekte. Beklenti içinde olmak normal, sadece ne beklediğiniz önemli. Sadakat, dürüstlük, paylaşım, anlaşılmak, önemli ve değerli hissetmek, güvenmek çok sağlıklı beklentiler. Ama bana alabildiğin en büyük ve değerli hediyeyi al, doğum günümü benim istediğim gibi kutla, her istediğimde yanımda ol, beni her zaman hayatındaki en öncelikli insan olarak hissettir, benden başka her şeyi bir kenara bırak gibi gerçek dışı ve haksız beklentiler… İlişkide mutluluk getiren şey, kendi meselelerini kendi içinde çözmeye gayret eden bireylerin sevgi, saygı ve anlayış paydasında buluşması ile mümkün. Gerisi veya beklentiyi azaltmak sadece gönlümüzün razı olmadığına razıymışız gibi davranmak. Sonu da hüsran” diye açıkladı.
“Madem içinde sevgi olan bir gün, neden illa almaya odaklı bekliyoruz ki?”
14 Şubat gibi günlerin ekonomilere biraz nefes vermek için pazarlamacılar tarafından icat edilmiş günler olduğunu hepimizin bildiğini söyleyen Çevik, “Bunu bilmemize rağmen beklenti içine giriyoruz. Bir sürpriz, bir hediye olsa hiç de fena olmaz diyoruz. Benim şahsi fikrim, anneler günü, sevgililer günü gibi günlerin güzelliği, umudu, iyiliği ve sevgiyi çoğaltmak için fırsat olarak kullanılabileceği yönünde. Ancak bu her zamankinin 3 katını ödeyerek alınmış bir hediye veya pahalı bir restoranda yemek anlamına gelmiyor. Karşı taraftan beklemek yerine, onun sevdiği yemeği yapmak, dinlemek istediği grubun konserine bilet almak veya sabah kahvaltısını onun yerine hazırlamak bile olabilir. Madem içinde sevgi olan bir gün, neden illa almaya odaklı bekliyoruz ki. Neden biz ne verebiliriz buna odaklanmıyoruz. Küçüğü büyüğü yok ki hediyenin. Düşünülmüş ve özel hissettireni var bir de görev gibi alınmış, iş olarak görülmüşleri var. Karşı tarafın zevkine, beğeni veya ihtiyacına hitap eden, ona özel hissettiren her şey hediye bence. Bazen bir karta seni seviyorum yazıp çantasına gizlemek, en beklenmedik anda gelen bir mesaj, en güzel hediye. Evet içten gelen, özel hissettiren küçücük şeylerden daha kıymetlisi yok.”