Mutluluk Öğrenilebilir!

KİŞİSEL GELİŞİM YOLCULUĞUNUZ MUTLULUĞA ÇIKSIN İSTİYORSANIZ KILAVUZUNUZ KARGA OLMASIN!

2015 yılının kendi alanında en çok satan kitaplarından Mutluluk Kulübü ve Mutluluk ile İlişkisi Var kitaplarının yazarı Müge Çevik, üçüncü kitabı Mutluluk Kulübü-Gelişim ile yeniden okuyucularıyla buluştu.

“Mutluluk Kulübü, mutlu insanlardan çok, mutluluğa cesaret ile niyet edenlerin kulübüdür,” diyeli üç yılı geçmiş diyen yazar, son kitabı için: “Ne mutsuzluğu yok etmek mümkündür ne de bu sayede mutluluğu yakalamak. Mutluluğu öğrenmek için yapılacak en akıllı iş mutsuzluğa birkaç basamak yukarıdan farklı bir bilinç ile bakmaktır. Bu kitap bu basamakları birlikte çıkmak ve yaşama baktığımız yeri değiştirmek üzere tasarlanmıştır” dedi.

– İlk kitabınız Mutluluk Kulübü ile uzun süre en çok satan kitaplar arasında yer aldınız. Yeni kitabınız Mutluluk Kulübü-Gelişim o kitabın devamı olarak çıktı? Bu kitapta okuyucular ne bulacaklar?

“Mutluluk” kavramı son zamanlarda esen bu kişisel gelişim furyasında daha çok dillendirilir, üzerinden daha fazla ticaret döner hale geldi ama maalesef işin bilimsel kısmı pek konuşulmaz ya da mutlulukla ilgili konuşmalarda bilimsel derinlik bulunmaz oldu.İşte tam da bu gerçeklikten hareketle, yıllardır mutluluk benim işim diyen ve mutluluğun öğrenilebilirliğini savunan bir koç ve yazar olarak bana yeniden, bilimi yanıma alarak söz söyleme görevi düştüğüne inanıyorum. Şu an okuduğunuz bu kitap; bu inancımın, mutluluğu ticari bir kavram olmaktan çıkartıp bir gelişim yolculuğu olarak bir kez daha ve daha güçlü, derinlemesine anlatma ihtiyacımın sonucudur.

Bu kitap boyunca her nerede gelişim dersem bir öncekinden sadece daha “iyi” bir şeyden değil, mutlaka daha kapsayıcı bir şeyden, her nerede mutluluk dersem de hazza dayalı değil, aksiyona ve büyümeye dayalı bir duygu durumundan bahsediyor olacağım. Okuyucular kitapta kişisel gelişim nedir, neden ortaya çıktı ve hatta nereden çıktı? Mutlulukla ne ilgisi var, her gün rüştünü daha güçlü ispat etmekte olan pozitif psikoloji mutluluk, olumluluk ve bunun öğrenilebilirliği ile ilgili neler diyor hepsini ve tabii ki Mutluluk Kulübü’nün özünü bulacaklar.

– Günümüzde mutluluk ve kişisel gelişim kavramlarını hep bir arada duyar olduk. Mutluluk, kişisel gelişimin ödülü müdür?

Kişisel gelişim eğer doğru metotlarla, doğru teknikle ve bir sistemle yapılırsa kişide bilinç boyutunda bir yükselmeye yol açarsa evet bir mutluluk getirir. Ancak uygulanan her teknik mutluluk getirmez. Bu kitapta çok söylediğim bir şey var. Bir şeyi mutluluk getirmesi ümidiyle yapıyor olmak onu elde etmemeyi garantiler. Dolayısıyla bu kişisel gelişim tekniklerinin temel problemi bunu garanti vaadiyle satıyor olması dolayısıyla da mutluluk kavramının bir ticaret nesnesi, alışverişe tabii bir cazibe haline gelmesi. Böylece, kişisel gelişim diye bir alanın ortaya çıkışı gibi, mutluluk kavramı da bireyselleşen insanın, hayatının anlamını yitirmesi, kendi özünden uzaklaşması, yalnızlaşmaktan ziyade kendine yabancılaşması ile doğan boşluğu doldurmak için ortaya çıkmış, yaşamın hedefiymiş gibi pazarlanmış bir söz oldu.

– Ne oldu da kişisel gelişime ihtiyaç duyduk ve ne oldu da bu kadar yozlaştı?

Kişisel gelişimin bu kadar popülerleşmesi ve ihtiyaç duyulması kişinin yalnızlaşmasıyla ilgili bir konu. Oysa bu öğretilerin ve kişisel gelişim başlığı altında yer alan tekniklerin hiçbiri bugün keşfedilmiş günümüze ait şeyler değil. Bugüne ait olan tek şey işin içine bilimin giriyor olması. Tüm teknikler, kadim öğretilerden hatta dinlerden, eski uygarlıklardan insanların hayatta kalma mücadelelerinin ve gelişimlerinin sonucu buldukları teknikler ve uygulamalar.

Ancak ne oldu da biz buna tekrar ihtiyaç duyduk ve popülerleştirdik dersek….

Şehir hayatının içinde yalnızlaşan ve özünden uzaklaşan insan, yeniden anlam bulabilmek, yalnızlaşarak zayıflattığı duygusal bağışıklığını tekrar güçlendirebilmek için çeşitli araçlar yarattı. Ve bu ihtiyacı olan şeyleri de sosyal ilişkilerinden, bir şeye adanmışlıktan, yaşamda anlam ve amaç bulmasından ve kazandığı başarılardan alamayınca bunu kişisel gelişim metotlarından almaya çalıştı.

Farkındalık, hatta bilinçli farkındalık, akış, zihinsel özgürlük, şifacılık gibi kavramlar dört bir yanımızı sardı ve hatta hayatımızı ele geçirdi. Bireyler olarak bize iyi gelecek her türlü yeniliğin peşinde koşarken, kurumsal dünya da çalışanlarını daha mutlu ve motive etmek için yollar aramaya, nefes, yoga, sağlıklı yaşam gibi kavramlar ile insanların performanslarını arttırmaya, streslerini düşürmeye odaklandı. Bunun sonucu olarak da tabi ki ticarileşti ve yozlaştı.

– İnsanlar mutluluk aradıkça anti depresan satışları artmıyor mu?

Evet mutluluk aradıkça kaçan bir kavram haline dönüştü. Çünkü yapılan her teknik, her çalışma kişinin o olaya duruma bakış açısını değiştirmekten ziyade meşrutiyet kazandırmak için yapılır hale geldi. Dolayısıyla kişi mutluluğu aradıkça aslında mutsuzluğu garantilemiş oldu. Mutluluğu bedende, hazda ve sahip olduklarında aradıkça da depresyona girmeyi, kaybetmeyi tabi bunun sonucunda da mutsuz, depresif olmayı garantilemiş oldu. Bu yüzden de evet mutluluk aradıkça anti depresan satışları arttı, arttıkça da kişisel gelişimin şuurlanması gereken kısma fayda sağlaması, ışık tutması zorlaştı.

– Mutluluğu öğrenmek ne demek?

Yaşamda başımıza gelecekleri değiştiremez, öngöremez veya yeniden yazamayız. Olacak olan olur, ancak onlara verdiğimiz tepkiler, o acının içinde geçirdiğimiz süre ve geri geldiğimiz mutluluk seviyesi ise bizim gayretimize bağlı. Yani, mutluluğumuzun büyük bölümü genlerimize ve yaşamın sürprizlerine rağmen öğrenilebilir. Ve her öğrenme gibi emek, çaba ve azim gerektirir.

Ve hayatta her şey zıddıyla mevcuttur. Zıddıyla mevcut olmayan hiçbir şey yoktur. Yaşam, ölümün varlığı ile en büyük zıtlığı kendisinde barındırır.  Kitapta da anlattığım gibi, örümcek ağına tutulmuş bir böceğin Tanrı’ya kurtuluş için duasıyla, örümceğin doymak için duası aslında aynı Tanrı’yadır. Böyle bir zıtlığın olduğu dünyada mutluluğu öğrenmek demek bu zıtlıkları yönetmeyi ve kendi en iyini ortaya çıkarmayı hayata birkaç boyut yukardan bakmayı öğrenmek demektir. Bu yüzden mutluluk öğrenilebilir diyorum. Çünkü bakış açısı genişleyebilen bir şeydir ve hayatta karşı durduğumuz merdiven basamaklarından yukarı çıkmak demektir. Bir spiral gibi düşünürsek o spiralde genişlemek ve daha kapsayıcı olmak demektir.

– Kitapta 7 adımdan bahsediyorsunuz bu şekilde maddelere indirgemek gerçekçi mi?

Kitapta bahsettiğim 7 adımla hayatımızdaki çok genel geçer istasyonları anlatmaya çalıştım. Bu istasyonlardan kişi ne zaman geçer, ne kadar kalır, aslında o istasyondan geçiyordur ama fark etmiyor mudur yoksa çoktan geçmiş midir bunu bilmek mümkün değildir. Dolayısıyla bu 7 adım, sadece başlıklar ve döngünün tamamı için adımlar ve duraklardır. Buralardan geçmeyen bir gelişim sürecini tanımlamak, bunları içine almayan bir gelişimin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Kitapta bunu anlatmak çok soyut olduğu için ve bir tanımlama ve yolculuk anlatmam gerektiği için bu adımlardan bahsettim.  Çünkü beynimiz böyle daha kolay öğreniyor. Ancak bu adımlar herkesin kendi hikayesiyle kendi ritmiyle kendi bakış açısıyla kendi aklıyla yeniden yeniden geçmesi gereken adımlardır ve bu adımları bir kez geçtik bitti diye bir şey yoktur, Sprial dememin nedeni budur. Bir konuyu çözeriz başka bir konu doğar, o konuyu çözeriz aynı konunun başka bir türevi çıkar. Spiral şeklinde yüksele yüksele am aynı döngüyü farklı hikayeler ile tanımlayarak ilerler, gelişir hayat. Spiraller şeklinde ilerleyen merdivenlerin en tepesi bu yedinci basamaktır. Ancak buraya bir kez çıkınca bir daha aşağı inilmez diye bir şey yoktur. Yaşam bizi bu merdivenlerde defalarca bir aşağı bir yukarı gezdirir durur. Marifet ömrümüzün daha fazlasını Fakat, merdivenin alt basamaklarının zahmetini çekmeden ve gerekli dönüşüm bedeli ödenmeden üst basamaklara çıktığını sananlar, hele bir de bunu inançlar ile yaptıklarını sananlar en çok kendilerini kandırmakta ve mutluluktan hızla uzaklaşmaktadırlar.

Tek bir doğrusu olmayan ve bu nedenle de en çok suistimal edilen boyut manevi boyut olduğundan bu adımı doğru gerçekleştirip gerçekleştirmediğinizin ölçüsünü yaşamınızın içinde bulabilirsiniz. Daha fazla hoşgörü, daha az dedikodu, daha az yargı ve önyargı daha fazla bilmeme, daha fazla netlik daha az karmaşa, daha fazla iyi niyet, sevgi ve şefkat deneyimine ulaştınız ise bir kez daha kulübe hoş geldiniz diyorum.