Bir reçetemiz var, adı Mutluluk!
- Neden mutluluk üzerine konuşuyorsunuz?
Çünkü mutluluk insan var olduğundan beri konuşulan, kimisi için amaç kimisi için araç olmuş her devir ve dönemde peşinden koşulan bir kavram. Son dönemde ise kişisel gelişim konularının çoğalması ile iyice ortaya dökülen, sanki bir ödül gibi vaat edilen ve insanların uğruna para harcadığı emek ve umut harcadığı bir kavram. Ve bilim son yıllarda bu kavramı ele alıyor, araştırmalar yapıyor tüm emek ve enerjisini buna harcıyor ve diyor ki mutluluk öğrenilebilir. Bence bu, mutluluğu üzerinde konuşmaya değer kılıyor. Bir de etrafınıza bakın sizce kaç kişi mutlu kaç kişi arıyor kaçı aramaktan bile vazgeçmiş durumda.
- Mutluluğu kitaplaştırmak fikri nasıl ortaya çıktı?
Süreçte ve kendiliğinden oldu. Kitapta da bahsediyorum. Öncelikle bireysel koçlukları gruba toparladım, amacım insanların kendi durumlarını başkalarında görerek öğrenmeleriydi. Sonra hikayeler ve durumlar birikti ve herkes bir formül sormaya başladı. Ben de sosyal medyada bu konuda yazmaya başladım. İlgi çok fazlaydı ve okunuyordu. BU ilgi ile kitaplaştı ve o yılın çok satan kişisel gelişim kitabı oldu.
- Mutluluk, iyilik, güzellik, çirkinlik gibi kavramlar aslında içinde riskli cümleleri barındırıyor. Kişiden kişiye göre değişkenlik gösteren mutluluk kavramını neyin etrafında toparladınız?
Kavramlar değişkenlik pek de göstermez aslında. Dinin, felsefenin, mitolojinin ve hatta psikolojinin bu kavramları ele alışında genel geçer duruşlar, ekoller ve perspektifler vardır. Kişiler ise bu kavramları biraz sündürür, çekiştirir. Bunu da durdukları bilinç basamağına göre yaparlar. Benim de mutluluğu ele alma şeklim yine bu bilinç basamağı ile.
Eğer bilinç boyutunda çok alçaklarda bir basamakta iseniz, her şey mutlaktır. İyi ve kötü, güzel ve çirkin somut ve nettir. Ancak bilinciniz büyüdükçe yani duruşunuz değiştikçe acaba mı, başka türlü olabilir mi diye düşünmeye başlarsınız ve geliştikçe biri için yüzde yüz iyi olanın diğer için yüzde yüz kötü olabileceğine uyanırsınız. Ve en sonunda anlarsınız ki ne iyi ne de kötü tek başına mevcut, bütün hikaye her ikisini de görebilecek kadar yukarıdan bakmakta.
- Bir mutluluk reçetesinden bahsediyorsunuz? Bu gerçekten mümkün mü?
Benim reçetem ile mümkün çünkü sabit değil, ben durakların adını yazdım siz o duraklar arası yolculukta ve duraklarda ne kadar zaman geçireceğinizde serbestsiniz diyorum. Herkesin bilinç boyutunda yukarı çıkma deneyimi münhasır yani bireysel ve kendine özgü. Yol beli ama o yolda neler deneyimleyeceği kişiye kalmış.
Adımlar net, yapılması gerekenler size bana ona göre değişmiyor ama nasıl yapacağımız tabii ki bireysel.
- Mutlu olmak ve Polyannacılık aynı şeyler mi? Birbirini ayıran noktalar neler sizce?
Aynı şeylermiş gibi davranılsa da aynı şeyler değil. Mutlu olmak bir oluş hali de değil, içinde olumluluğun önemli bir pay tuttuğu ama bundan çok daha fazlasını içeren yaşamı karşılama şekli mutluluk benim tanımımda. Polyannacılık ise her şeyin iyi olacağına inanmak. Oysa ki benim mutluluk tanımımdaki olumluluk her leyin iyi olacağına inanmak demek değil. Yaşamda kötü şeylerin de iyiler gibi olacağına ama her kötünün içinde de iyi şeylerin olacağına inanmak.
- Mutlu çocuk yetiştirmenin yolu da mutlu bir aileden gelmek. Ailelere önerileriniz, tavsiyeleriniz nelerdir?
Anne babaların en öncelikli görevi çocuklarına olabildiğince fazla duygu öğretmek olmalı diye düşünüyorum. Yaşamın sadece iyi parçalarını değil, hoşlarına gitmeyecek parçalarını da deneyimletmek. Ve her şeyin her zaman geçici olduğunu çocukların fark etmesini sağlamak. Bu, çocukları yaşamda başlarına gelenler karşısında donanımlı, güçlü ve yılmaz kılacaktır. Çocukların başına neler geleceğini seçemez ve yönetemeyiz ama bunların üstesinde nasıl geleceklerini öğretebiliriz ki bence en hayati olan bu.